Bengü Gün

Benim İstanbul’um her gün farklı renk, her gün farklı bir heyecan…Bazı

günler ise sadece sanat odaklı. Benimle böyle bir gün geçirseniz

herhalde şuna benzerdi:

Beşiktaş’ta martı sesleriyle uyanır uyanmaz, Abbasağa Park’ında

Erdal’da bir çay, yanına da şöyle güzelce bir simit ve güne başlamaya

hazırız.

Oradan istikamet Karaköy, belki yürüyerek belki tramvayla...Karaköy’de

sanat hala capcanlı, galeriler, tanıdık, samimi yüzler. Mixer, artSümer, x-

ist, Pi Artworks ve Sanatorium’da sergi turu ardından Karaköy Çorba

Evinden mevsime göre sıcak ya da soğuk minik bir çorba molası. 

Kasa Galeri’den başlayarak Beyoğlu’na doğru tura devam. Salt

Galata’dan Bilsart’a, oradan Yapı Kredi Kültür Sanat ve Salt Beyoğlu’na.

Hala enerjimiz varsa belki Mısır Apartmanına da uğrarız. 

Fıccın’da bir yemek ardından James Joyce’ta bir bira. Şanslı

günümüzdeysek belki Brezilya’nın samimi dansı Forróyla günü

noktalarız…